12 Aralık 2010 Pazar

VICKY CRISTINA BARCELONA

JAVIER BARDEM'in, hoş ve seksi görünümünün (kadın dergilerindeki kıytırık film yorumları gibi oldu..) dışında hemen hemen tüm filmlerinde görmeye alıştığımız bir WOODY ALLEN'ı canlandırdığı film. Benim gibi Woody Allen filmlerinin tutkunları bu filmi de bayıla bayıla seyredecekken, onun filmlerine herhangi bir sempatisi olmayanlar ya da hiç hoşlanmadığı halde sevgilisinin zoruyla bu filme gitmiş bulunanların aklında müthiş Barcelona görüntüleriyle kalacak bir film olmuş Vick Cristina Barcelona..Tabi SCARLETT JOHANSSON'dan sonra.

---
Klasik Woody Allen karmaşa komedisi yine bu filmde de hakim. Filmde konuyu, olayları değil kişileri takip ediyorsunuz ki; bu da bir Woody Allen klişesi. Ve o dört karakterden biri illaki size çok benziyor. Ben ''sanatın her dalına ilgisi olduğu halde hiçbirşeye yeteneğinin olmadığını üzülerek itiraf eden Cristina'ya bakarken kendimi gördüm bir an için. (Keşke görüntü olarak da kendimi görebilseydim.. Zira kendisi Scarlett! ) Ve evet; bu da bir Woody Allen klişesi!

Karakterlerin türlü şavalaklıklarının, sadakat duygusunun ince ince tiye alınmasının yanında, filmde en fazla dikkat çeken durum (ve hatta güldüren); sürekli bir arayış içerisinde olan, ne olmak istediğine bir türlü karar veremeyen ama çok şey olmak isteyen Cristina'nın kendi gibi Amerikalıların yanında bir Avrupalı gibi hareket ederken; iki Avrupalının arasına düştüğünde tam bir Amerikalıya dönüşmesi. Başlangıçta, kendini bir Avrupalı gibi hisssetmeye çalıştığından sevdiği adamın evlerine yerleşen eski sevgilisini ve buradan doğan 3 kişilik 1 ilişkiyi bile normal karşılar. Buna katlanma cesaretini de bitmeyen arayışından, hayatındaki gelişmeleri anlattığı Amerikalı arkadaşlarının şaşkın ifadelerinden ve biraz da kendi genel şaşkınlığından alıyor. Diğer taraftan Cristina'da olmayan herşey Maria Elena'da fazlasıyla mevcut.. Cristina, Maria Elena ve Juan Antonio'nun desteğiyle ite kaka fotoğraf çekmeyi öğrene dursun Maria Elene tekniğiyle Juan Antonio'yu bile etkilemiş bir ressam..Çok iyi piyano çalıyor..fotoğraf çekiyor..vs..vs.. (izlememiş olanları gözünde Pelin Batu gibi bişi canlanmasın; Maria Elena son derece de çaçaron.) Yani Cristina'nın içinde kaybolduğu karmaşık duygulara bir de hayranlık ekleniyor. E tabi tüm bunlar Cristina'nın işini hepten içinden çıkılmaz hale getiriyor. Halbuse; hayatta neysen osun!
---

Son olarak..only unfulfilled love can be romantic. ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder