28 Temmuz 2011 Perşembe

GADJO DILO

Yaşadığım şehirde, sadece villaların bulunduğu bir site var. Bu sitede bazı eski bürokratların evleri ve bir kaç da buralarda tanınmış ailelerin evleri mevcut. Sitenin bulunduğu muhitin arka taraflarında da sadece Çingenelerin oturduğu küçük bir köy.. Bu sitede ne zaman birinin evine hırsız girse, polis arkadaki çingenelerin köyünü basıp, şüpheli gördüğünü toplar, konuşturmak için bir temiz dayak atar, gerçek suçlu bulunana kadar da göz altında tutup, daha sonra salar. Kimisi sitedekilerin bahçe işlerine bakar, kimisi evlere temizliğe gider.. Etliye sütlüye karışmadan, kendi hallerinde yaşarlar. Tek dertleri sigortalı bir işlerinin olmasıdır. Ama çoğu işsizdir. Çingenedirler. Çingene olduklarını gizlemezler...

İş eğlenmeye geldiğinde aman onlardan eğlendreni yoktur, şahanedirler, süperdirler..ama iş ciddileştiğinde burun bükülür.

Yönetmen TONY GATLIF tam da bunu anlatmış.
Romanya'nın çamurunda, balçığında kaderlerini yaşayan bir grup Çingenenin arasına düşen bir Fransızın gözünden seyrediyoruz hikayeyi. Bir gezgin olan babasıyla sağlığında fazla vakit geçirememiş olmaktan üzüntü duyan, babasını biraz daha anlamak, ona yakınlaşabilmek amacıyla babasının ölmeden önce en fazla dinlediği Nora Luca isimli şarkıcıyı bulmak için yollara düşüp kendini bu köyde bulan Fransız esas oğlanımız, Nora Luca'yı bulamasa da ırkçılığın, fakirliğin, iyi niyetin ne demek olduğunu bulur. Hatta gider bir de üstüne köyün en deli kadınına aşık olur.

Köyün aksi ihtiyarı IZIDOR ise bu şaşkın Fransıza evini açar, çünkü onu hırsızlık şüphesiyle altı ayını hapishanede geçirmek zorunda kalan oğlunun yerine koyar. Oğlu hapishaneden çıkıp kendisine bunu yapanlara hesap sorduğunda ise, bütün köy halkı bunun bedelini köylerinin yakılıp yıkılmasıyla ödeyecektir. Izidor'un başlarına gelen bu felaketi öğrendiği sahne için bile bu film izlenmeye değer.

Ben bu aralar "tuttu fırlattı kalbimi" diye bir şarkıya sardırdım. Etrafımdakiler de biraz bu durumdan baymış olacaklar ki, bir arkadaşım, "bak senin dinlediğin o şarkının orjinali buymuş" diyerek bana "tutti frutti tekilas" diya başka bir şarkı dinletti. Evet gerçekten de Gökçe hanım kızımızın çalkalaya çalkalaya söylediği şarkının orjinali olmakla beraber, bu filmde dönen şarkılar içinde en öne çıkanı.

Şarkıyı bir kere dinlediğinizde, benim gibi filmi de merak edeceksiniz.
1996'da İstanbul Film Festivali'nde ya da cnbc-e'de izlememiş olanlara , he bir de Çingeneleri Kusturica'dan yeterince seyretmiş olanlara şiddetle tavsiye edilir.

http://www.youtube.com/watch?v=_TjGQbUz36Q&feature=related

21 Temmuz 2011 Perşembe

Naber okur!
Epey oldu di mi yazmayalı..ama blog dediğin zaten yazılmamak içindir ki siz de yokluğumu farketmemişsinizdir zaten. Hiç birinizde bir veryansın, bir "Katina sen de iyice boşladın buraları" tepkisi almadım. Ben de hepten koyuverdim.

Okur bu aralar yaz rehavetindeyim. Zaten yapış yapış sıcak (ama yazdan şikayet etmiyorum haşa!). Balkondayım şu anda. Etrafımda pike uçuşu yapan sineklerden korunmak için bacaklarıma sinek ilacı sıktım. Çok mantıklı bir çözüm gibi gelse de başta, ota boka alerjisi olan biri olarak sabah bir iki saat sonra ne durumda olacağım, merak içindeyim.

Okur yazmadım, yazamadım..anneannemin hastalığından dolayı geçtiğimiz üç-üç buçuk ayı hastanelerde geçirdim. İstediğimiz gibi bi sonuç da alamadık, anneannemi kaybettik..bir süre de onun sersemliği var üzerimde. Napalım hayat. Neyse buraya anneannemi anlatmaya gelmedim.

Tatile gitmek lazım okur. Bu böyle olmaz. Bulunduğun şehirden adam akıllı uzaklaşmadıkça tatil yapmış sayılmazsın. Ulaşılması zor, birilerinin ya böyle de bi sıkıntımız var, hani bi gelsen diyoruz dediklerinde iki günlük mesafede bi yerde olmak lazım ki gitmemek için iyi bir bahanen olsun. Yaklaşık iki hafta sonra arkadaşlarla Foça'ya kaçıyorum. Ömrümde ilk defa gidicem Foça'ya nereye gitmeli orda, ne yapmalı ne etmeli iyi bilen varsa beri gelebilir.

İş konusunda da burnumun dikine gitmeye devam ediyorum. İnşallah toslamam bi yerlere.. ya da toslasam noolcak anasını satayım. Daha kötü ne olabilir? Şimdilik böyle. Yazarım dicem ama ben yine bir süre yazmam. Hadi nayt nayt.